Şırnak’ın ve Cûdî’nin ormanları Kürt. Sarı -kırmızı açan çiçeklere ağaçlar yeşil rengiyle eşlik edince yasaklı renkler bir araya gelmiş oluyor.

Birkaç gündür ana akım medya dışında sosyal medya Akbelen’deki orman katliamıyla meşgul. Limak Holding şirketinin maden ocağı açmayı düşündüğü alan. Kömür çıkarılacakmış.(Güneş enerjisinin sağlayacağı enerjinin binde biri kadar dahi olmayan fosil yakıt)Şirketin çıkarları için jandarma genç –yaşlı dinlemeden direniş gösteren herkese saldırıyor. Ağaçların kesiminden de Orman Genel Müdürlüğü’nün personeli ve işçisi sorumlu. Yani ormanlarımızı koruması gereken ve halkın vergisiyle kamu hizmeti yapması gereken devlet kurumu özel şirket için ormanı katlediyor.

   Artık öylesine kanıksadık ki bu görüntüleri, olağan bir durum gibi geliyor. Peki, köylülerin ve onlara desteklerini sunan çevrecilerin direnişi bir işe yarayacak mı? Tabi ki hayır…zaten  az sayıda direnişçi var, en azından Akbelen, Cûdî gibi yapayalnız değil. Üstelik, bölgenin nüfusu şuan için yaz tatilcileri münasebetiyle kalabalık. Ne yani insanlar tatillerini jandarmayla çatışarak mı geçirsinler(!) Ana  muhalefet lideri ve birkaç vekili lüks ve zırhlı  araçlarıyla şöyle birkaç poz resim için oradaydılar, halk onların barikata katılmasını isterlerken oralı bile olmadılar. Nasıl olsa dayak yemeye, tartaklanmaya alışmış bölgenin HDP vekilleri var. Yetkileri alınmış meclisin etkisiz vekillerinin hepsi oraya toplansa ne olur ki…Bir direniş barikatına bir vekil yeter de artar bile…Bu arada günlerdir devam eden Cûdî’deki orman yangınını kimse ağzına dahi almıyor çünkü ağaçlara bile etnik kimlik tanımladık.

  Geçen yıl Şırnak’daki ağaç katliamına sadece bölge insanı ve baroların sesi çıkmış, yurdun geri kalanı sadece izlemişti. Tek ağaç bırakmamacasına hepsi katledilip dağlar tepeler çırılçıplak bırakıldı. Olabilir çünkü Şırnak’ın ve Cûdî’nin ormanları Kürt. Sarı -kırmızı açan çiçeklere ağaçlar yeşil rengiyle eşlik edince yasaklı renkler bir araya gelmiş oluyor. Ormandaki börtü böcek bile Kürt, o yüzden yanabilir, yakılabilirler. Yangını söndürmeye niyetlenen ve çabalayanlar da Kürt olunca ülkenin gündemine bile almaya değmez oluyor. Önceki yıllarda Muğla, Manavgat, Marmaris ve Antalya gibi turistik rant bölgelerinde çıkan dev yangınları,yetkililer terörist Kürtlere ihale edince  bayağı’bi taraftar bulmuştu. Doğa katliamı ve felaketlerin bile algıyla yönetilebildiği canım memleketim…Bu arada, Diyanet İşleri Başkanlığı,tarikat ve cemaatlerden yangın ve ağaç kıyımlarıyla ilgili fetvalarını henüz duyamadık.

  Tarım arazilerinin, ağaçlıklı alanların ranta açılmasının sonuçlarını daha altı ay önce tufan gibi bir depremle görmüş olmamız ekolojik düşünmemize  yeterli olmadı. Daha ne yaşamamız gerekiyor anlamış değilim. Doğaya yapılan her müdahalenin intikamı bize millet, ırk ,din ayrımı gözetmeksizin misliyle geri dönüyor.  Cûdî’deki yangını göremeyenler için biz yine de belki  milletin mutfağı ve cebindeki yangının sıcaklığı ve dumanından  göremiyorlardır  diye iyimser ve tarafsız düşünelim.

Sömürü sisteminde sermaye, rant için yağma ve talana asla doymayacak, fakir de örgütsüzlüğüne ve aptallığına…