UMUT DİRENÇ ONUR Bedelleri çok ağır evet; ama işte umuda koşanlar, onuru kuşanıyor ve bir büyük direnç denizi oluşturuyorlar. HDP 3.

UMUT DİRENÇ ONUR

Bedelleri çok ağır evet; ama işte umuda koşanlar, onuru kuşanıyor ve bir büyük direnç denizi oluşturuyorlar.

HDP 3. Olağanüstü Kongresi’nden söz ediyorum elbet. Daha Kongreye giderken, yollar kesiliyor, parti binaları yakılıyor, gözaltı neredeyse tufan gibi her gün kapıları kırıyor, zulüm estiriyordu. Yine de yolu yol bilenler, zulüm tufanına direnmenin tek kalesini sarmaya koşuyordu.

Kasım darbesinden bu yana yaşanan olağanüstünün olağanüstüsü zamanı göğüsleyenler şiarlarını belleklere yerleştirmişti çoktan: Hep birlikte 3. Genel Kongre’ye gidiyoruz! Umutluyuz, kararlıyız, onurluyuz!

Bizler; milyonların adına konuştuklarını ve koştuklarını biliyordu. Oraya öyle çarşı pazar siyasetinden, kap kaçtan, çalıp çırpmadan değil, yıkımdan talandan değil; bedeller ödeye ödeye gelmişlerdi. Gidecekleri yolun da en az o kadar zorlu olduğunu biliyorlardı. Fakat yol yine de buydu; oradan yürünecekti; umudu, direnci, kararlılığı büyüte büyüte…

Söyledikleri doğru çıktı; yol kesenler Afrin tufanını başlarına yıkmaya devam ede dursun Bizler, merkezin kalbine 32 bin kişiyle, dikenli telleri aşa aşa geldiler. Ve dediler ki; bizler burada bir büyük kavganın ürünü olarak toplandık. Buradan bir büyük davanın sözcüleri olarak çıkacağız. Alın size; son kararımız!

32 bin kişi bu toprakların kentlerinden, dağlarından, taş toprağından gelmişti. Ama yalnız değildiler. Yanı başlarında; insanlığın bütün üstün değerlerini toplayıp da gelmişler, zorlukta dayanışmacılar, Ortadoğu karanlığına bir kadın ışığı çakanlar vardı. Avrupa’dan, Asya’dan, Ortadoğu’dan… Her biri kendi dayanışmasını kendi isyanına katıp gelmiş, ortak hayallerin kardeş şafaklarına hasreti taşımışlar; güç ve enerji yığmışlardı.

Bizlerin kararlılık, direnç ve umut dalgası onları da sardı daha fazla. Büyük kavgalardan gelen Leyla Halid’in dediği gibi; dışarıda Filistin’e karşı İsrail gibiydi durum ama içerde halkların umudu, coşkusu ve tarihi yürüyüşü vardı. O yüzden mücadelelerimiz daha fazla birleşmeliydi.

O salonda büyük bir halklar hareketi vardı. Emeğin kavgası, aydının direnci, gencin gelecek düşü, kadının özgürlük sesi, çocuğun hakları bilinci, yaşlıların güvenli yaşam düşleri vardı. Her milletten, her dinden, inançtan, yaşam tarzı farkından, cinsiyet kimliğinden vazgeçmeden bir arada yaşama isteği vardı.

Tümünün talepleri ve itirazları toplanıp halkların eşit, özgür, birlikte ve demokratik yaşam programında toplandığını bir kez daha teyit eden bir bilinç açıklığı, duygu birliği, mücadele kararlılığı vardı.

Bir de tüm bu süreçleri büyük özverilerle hazırlayan, HDP’yi olduğu gibi Kongre’yi de cana kana kavuşturan emek seferberliğinin öncüleri vardı. Partini yöneticileri ve aktif üyeleri, 12 Şubat gününe dahi gözaltılarla uyanacak olan… Yeni eş başkanlar, yeni Parti Meclisi; sevgiyle karşılandılar, saygıyla seçildiler ve kendilerine yarınlara yürüyüşün yol rehberliği teslim edildi.

İki yılı aşan tufanın bir gün öncesinde bile aralarından eksiltenler vardı, özlenenler vardı. İşbaşında olmaları istenen ama olamayanlar vardı. Ama hepsi bu büyük yürüyüşte birer bedeldi, zorluktu, yer yer anlaşılamazlık hali ya da sorundu; çözümü mutlaka zaman içinde ele alınması gereken… Yeni dönemi yine birlikte yaşamak en büyük onur olacaktır herkese. Buna da güvenmek gerek.

HDP 3. Olağan Genel Kongresi’nin panoraması buydu bence. Oraya bakıp başka şeyler görenler olabilir, konuşanlar çıkabilir. Düşünce ve eylem özgürlüğü sayılmalı bunlar da. Asıl resme bakıp yürüyüşü, yeni hamle etaplarını oradan sürdürmeli. Emeği geçen herkese sevgiler, teşekkürler…

  1. Kongre, oraya katılan 32 bin kişi gibi katılmayan, katılamayan yüreği özgürlük ateşi sarılı, savaşın, yıkımın, sömürünün karşısında olan herkesi bu yolu yürümeye çağırdı, hatta sorumlu saydı.


Bu satırları yazarken 14 Şubat gününde olduğumuzu fark ettim. Malum sevgililer günü… Çoğunluk, sevgiyi tüketim soygunu için değerlendiren kapitalist sistemin rüzgarında kalacak biliyorum. Ama Sn. Valentin’in sevgiye desteğinin somutlaştığı bugünde, zindanda ve hatta savaş yıkımları altında bile, “insani heyecanların en yücesi”(Kollantay) aşkı, büyük aşkları hatırlamadan geçmeyelim, derim.

Bir de bugün için tarihi değeri İzmir’deki büyük Tariş direnişinin 38. Yıldönümünü unutmayalım. Tekellerin medyası onu, büyük işçi anarşisi diye anmazlık edemez, biz ise bize ait bir günün sıcaklığını duyumsayabiliriz.