HDP’yi sindirme çabaları sürüyor. AKP karşısında konumlanan muhalefeti parçalamak için de HDP’ye yükleniyorlar. HDP’ye vurup muhalefeti bölmek, parçalamak, terbiye etmek istiyorlar.  

Yeni yılın ilk günlerinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da parti genel merkezinde kurmaylarıyla birlikte partiyi takip eden muhabirlerle bir araya geldiği toplantıda sorulan bir soru üzerine HDP için; “Kapatılabilir mi? Kapatılabilir. Darbe dönemindeyiz arkadaşlar. Her şey yapılabilir. Var olan demokrasi kırıntılarını tamamen bitirir” demiş.

Bu sözlerin edildiği gün 4 yıldır Kandıra Cezaevinde bulunan Gültan Kışanak ve çok sayıda eski milletvekili, belediye eş başkanı ve siyasetçi kadınla birlikte tutuklu bulunan Eski HDP Milletvekili Sebahat Tuncel de HDP’nin kapatılması hesapları karşısında, demokrasi güçlerine bir çağrıda bulunuyordu.  

Tuncer, gazeteduvar’dan Filiz Gazi’nin gönderdiği sorulara verdiği yanıtta “Safları sıklaştırmalıyız” vurgusu yaparak şöyle diyor; “Türkiye sol ve sosyalist hareketinin yapması gereken Kürt halkıyla, Kürt halkının siyasi temsilcileriyle, HDP ile dayanışmayı güçlendirmesi, Kürt sorununun çözümü için daha çok emek ve çaba göstermesidir. Önemli olan HDP’yi kapattırmamaktır. Bunun için safları sıklaştırmak ve mücadeleyi yükseltmek gerekir.”

Gerçekten de HDP saldırıların hedefi olmaktan bir türlü kurtulamıyorken daha güçlü bir dayanışma ve mücadeleye ihtiyaç bulunuyor. Baskı altındaki HDP ile dayanışmanın "bölücülük", "terörizm" gibi suçlamalarla karşılanacağı endişesi/korkusu aşılamadığı sürece faşizan baskıları püskürtmek kolay olmayacak. HDP’yi sürekli bir tazyik altında tutma, baskıyı, hukuksuzluğu, sindirmeyi sürekli kılma çabası aslında aynı zamanda diğer partileri ve tüm toplumu sindirme çabasıdır. HDP’yi direnişinde yalnız bırakmak faşist saldırıların yayılmasına sessiz kalmak olacaktır.

HDP’nin kendisi de organize olmakta, dayanışmayı büyütecek olanaklar yaratmada yetersiz kalıyor. Destek ve dayanışmanın büyütülmesinde yol ve yöntem arayışında olsa da mevcut durum ileriye taşınamıyor.

Şimdi yeniden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Kapatılabilir mi? Kapatılabilir” yanıtına dönelim ve birkaç soru soralım. Peki durumun idrakinde olan CHP ne yapıyor? Bu vahim durumu açık biçimde ifade eden, Türkiye’nin darbe koşullarında olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu ve partisi bazı şeyler yapamaz mı?  

AKP’nin yanına aldığı MHP ile her türlü faşizan eylem ve yönetme tarzını mübah gördüğünü bilen söyleyen bir liderin ve partisinin yapabileceği şeyler yok mu? Üstelik o HDP ki ve o HDP’nin 4 yıldır tutuklu olan, AİHM kararına rağmen serbest bırakılmayan eş başkanlarından Demirtaş ki, çabaları ve Kürt halkının desteğiyle başta İstanbul, Ankara olmak üzere birçok büyükşehir belediyesi kazanılmıştı.  

Reklam

Erdoğan’ın 19 yıl boyunca sürdürdüğü politikalara son verebilmenin yolunun aynı zamanda HDP ile sağlanacak bir ortak mücadele ve seçim ittifakıyla olası olduğu bilinirken bunun gereğini yapmak için bazı adımlar atmak gerekmez mi?

Peki CHP olması gereken düzeyde bir mücadele veriyor mu? HDP’ye yönelik saldırılar karşısında açık ve net tutum alıyor mu? CHP, HDP’nin kapatılması ve hazine yardımından mahrum bırakma hazırlıkları karşında hangi adımları atıyor?  

Sözümüz sadece CHP’ye de değil. Tüm demokratikleşme yanlısı güçlerin büyük bir sorumluluğu var. Devrimci, sol ve sosyalist parti ve hareketlerden, Kürt hareketinden farklı siyasi oluşum ve partilere kadar her çevrenin bir tutum almasını gerektiriyor bu konu.

AKP ile MHP’nin sanki biri istiyormuş biri karşı çıkıyormuş gibi yapıp HDP’nin kapatılması konusunu gündemde tutmaları bir hesap işi ve bu hesabı bozmak güçlü bir dayanışma ve mücadele ile olasıdır.  

HDP’ye yönelik bitmeyen tükenmeyen baskıları, tutuklamaları bu sürekli gündemde tutulan kapatma atmosferi içinde daha kolay yapıyorlar. Milletvekilliklerinin düşürülmesinin bir kez daha gündeme getirilmesi bu kapatma tartışmaları sürerken olağan hale getiriliyor.

HDP kapatılmasa bile hazine yardımlarından mahrum bıraktırılmak istenmesinin AKP ile MHP arasındaki paslaşmanın sonucu olarak olağanlaştırılmasına sessiz kalmamak gerek. Bunun yarın başka partilere uzanacağı da unutulmamalı… Dokunulmazlıkların kaldırılmasının gelip dayandığı yer biliniyor ve oradan sonuçlar çıkarmak gerek.  

HDP’nin kapatılması ya da hazine yardımlarından mahrum bıraktırılması hesabı karşısında CHP, İyi Parti, Saadet, Deva ve Gelecek gibi partilerin ağızlarını açmamaları, ancak soru sorulursa yuvarlayarak konuşmaları iktidarın saldırılarını kolaylaştırıcı bir faktördür.  

Demirtaş’ın son AİHM kararı ile birlikte bir gün bile geçirmeksizin tahliye edilmesi gerekirken, yeni uyduruk, kes yapıştır bir iddianame ile ve üstelik duruşması bir pazar gününe getirilmiş bir iddianame ile yargılanmak istenmesinin gücünü kendilerinde bulmalarında, HDP ile dayanışma eksikliğinin payı da olsa gerek… Başta CHP olmak üzere tüm muhalif kesimlerin daha güçlü bir ses çıkarmamaları, tükenirken daha baskıcı hale gelen rejime yeni olanaklar sunmak değilse nedir!