BİZİM MAHALLENİN HALLERİ
Türkiye iç ve dış siyaset sarmalında bildiğini okumaya devam etmekle kalmıyor, açık ve net yanlışlarından geri adım atmak orda kalsın, yürüdüğü yolda terkisine daha çok yanlış alarak hızla bilinmeze gidiyor.
Tıkanan iç siyasette muhataplarından ikinci bir söz duymak neredeyse olanaksız hale gelmiştir. Dön, dolaş aynı klişe laflar ve karın doyurmayan bir menü, üstüne de küfür ve hakaretler... 
çözüm ve aklın dumura uğradığı yerde istem dışılık devreye girer ve her organ kendi başına bildiğini okur ve bu durumda en çaresizi de akıldır!
Şimdi aklın çaresizliği bize büyük belalar dayatıyor ve üretim kaynakları kuruyan bir halk ciddi beslenme ve geçim derdi yaşarken, ayyuka çıkan bu feryatları savaş naraları ile susturmak isteyen tehlikeli bir akılla karşı karşıyayız ve görünen o ki bunu deneyecekler ve umarım sonuçları hepimizin felaketi olmaz!
Normal bir seyirde domine edemediğin  ekonominin savaş durumunda nelere kadir olacağını söylemeye gerek var mı?
Bu gibi durumlarda üst rantçılar savaş ganimetleri ile göbeklerini kanla şişirirken, orta sınıf diye bir sınıf kalmaz ve hepsi en alt sınıfta buluşur ki bunun adı felakettir ve artık kim kimin gözünü oyduysa!
İktidarı ve muhalefeti aynı davulun önünde halaya duran bir yerde, çözüm ve rahat yüzü beklemek saflıktır!
Ülke ekonomik ve siyasal olarak ciddi bir değişim istiyor ancak bunu çözecek bir irade gerçekten yok ve asıl kaygı verici olan budur!
Yüz yıllık cumhuriyet tarihinde hep aynı ağacın gölgesinden başka gölge bilmeyen bir halkın rüyasında orman görme şansı yoktur!
Aynı zihniyet sadece gölge devri yapıyor ve biz her zaman yeni şeylerin geldiğini sanıyoruz ki en büyük yanılgı budur!
Ülkenin kuruluş felsefesinde ki yanlış bu ülkede kimseyi memnun etmemiştir!
Ne sağcısı, ne solcusu, ne de dindarı...üstelik hepsi de bu konuda  iki yüzlüdür ve memnun olmadıkları halde memnun olmuş gibi görünme yarışındalar!
Tabi birileri de bunu sinsice kullanarak varması gereken menzile vardı bile!
Yani bizim mahallede değişen çok şey var ve değişmeyen tek şey, at gözlüğüyle baktığımız için etrafımızda neler olup bittiğini görmeden tek istikamet bakmaya devam ediyoruz!
Ey ahali..!
Kurbağanın suyu şimdi fokurduyor ve bacağından tutup atmaya az kaldı!
Bekçiye sorarsan, mahalle süt liman ve ara sıra gece karanlığında kulağımıza düşen keskin bir düdük sesi var ve biliyoruz ki mahallede bir bekçi var, hepsi o kadar!