Görünen o ki; Cudi ile Akbelen’de ormanı katledenlere karşı tüm Türkiye’de ortak sese, ortak mücadeleye ihtiyaç var.

Cudi’de ve Akbelen’de doğa katliamı var.

Cudi’de orman yanıyor, Akbelen’de orman katlediliyor.

Akbelen’de ağaç katliamını engellemeye çabalayan halkın üzerine polisi askeri, sürüyorlar. Yaşlı genç demeden zulmediyorlar. Halkı kana ve gözyaşına boğuyorlar. Ateşe verilen Cudi’de yanan ormanı söndürmeye gelen halka engel oluyorlar.

Ancak “yerli”, “yabancı” demeden tüm Türkiye halkları genciyle yaşlısıyla, kadını erkeğiyle el ele vermiş yangına ve orman katliamına karşı bir şeyler yapmaya çabalıyor. Her yerde halk var. Hangi dilden, hangi inançtan ve hangi kültürden olursa olsun, halk yaşama ve geleceğe sahip çıkıyor. Yanan ormanı söndürmeye, kesilen ağaçlara engel olmaya çabalıyor.

Ve seçimden yeni çıkmış iktidar bir kez daha halkla karşı karşıya…

Cudi halkı ile Akbelen halkının sesi birleşiyor…

Halk Akbelen’de doğayı savunuyor, Cudi’de yangını söndürmek için çırpınıyor. Halkı ekmeğe muhtaç eden, enflasyona boğan, işsizliğe ve yoksulluğa mahkum eden iktidar ise sermaye için, bekası için doğayı katletmeye devam ediyor.

Cudi’de başka bir bahane Akbelen’de başka gerekçeleri olsa da hesap aynı.

Görünen o ki; Cudi ile Akbelen’de ormanı katledenlere karşı tüm Türkiye’de ortak sese, ortak mücadeleye ihtiyaç var.

Aynı günlere denk gelen bu iki gelişmenin bir kez daha ortak sese ortak duruşa ortak tutuma vesile olması gerek. Bir zamanlar maden işçileri, “Zonguldak Botan el ele” diye haykırmıştı. Sonrası malum, ANAP yerle yeksan olmuştu.

Yağmaya karşı ortak tutuma ihtiyaç var. Zira Cudi ile Akbelen’i kurtarmak doğayı, geleceği halkların, insanlığın Türkiye’sini kurtarmaktır. İki taraftan gelen sesi birleştirmek geleceğe sahip çıkmaktır. Yarınlarımızı korumaktır; sömürü ve yağmaya, savaşa ve şiddete dur demek, tüm bu melanetlerin kaynağına karşı tutum almak demektir.

Akbelen ne ise Cudi odur…

Akbelen’de günlerdir süren bir canilik sergileniyor. Orman kesiliyor. Depremde üç gün boyunca göremediğimiz asker Limak Holdingin maden alanı daha da genişlesin diye köylülerin karşısına anında dikiliverdi. Köylüler coplanıyor, gaza boğuluyor. Ağaca sarılanlara tazyikli suyla işkence ediliyor.

Cudi’de ormanlar ateşe verildi…

Akbelen Ormanı şirket kâr etsin diye yok ediliyor. Köylülere zulmederek ormanı kesiyorlar. Kâra doymayan Limak için köylüler, doğa ve yaşam feda ediliyor.

Cudi’de olan da aynı şey…

Savaşa ve şiddete meşruiyet kazandırmak için doğayı yok ediyorlar.

Hak diyen, adalet, diyen, barış, doğa, kardeşlik diyen Akbelen’de de Cudi’de de düşman kategorisine alınıyor. Hedef gösteriliyor.

Başka yerde vatan millet” diye seferber edilen asker, Akbelen’de Limak için halka karşı harekete geçiriliyor. Savaşa ve şiddete kılıf bulmanın adı orada başka, Akbelen’de başka olsa da amaç aynı, her şey iktidar için, her şey egemenler ve sermaye için. Savaştan nemalananlar da aynı güçler, aynı iktidar.

Akbelen’de asker cop sallıyor, TOMA tazyikli su sıkıyor. Yaşlı köylüler dövülüyor, yerde sürükleniyor. Gözünün içine gaz sıkıyorlar gerçeği görüntüleyen gazetecilerin. Halka yapılan düşmana yapılmaz!

Cudi’de yangını söndürmeye çalışanlara yapılan aynı şey… Cudi’de gerçeği çarpıtmak için “vatan millet, ezan bayrak” diyenler Akbelen’de “vatan topraklarını” kâra doymaz patronlara peşkeş çekiyor. Limak için yüz yıllık, yüz elli yıllık ağaçlara, asırlık doğaya kıyıyorlar. Cudi’de ormanı ateşe veriyorlar.