DTK Eş Başkanı ve Hakkari milletvekili Leyla Güven’in 199 gün önce tutuklu bulunduğu cezaevinde başlattığı ve giderek Türkiye’de onlarca cezaevine, Galler’e, Hewlêr’e, Mahmur Kampı’ndan Avrupa’ya kadar yayılan açlık grevleri dünya kamuoyunun gündemine girdi. 26 gün önce 15’er kişilik bir grubun ardından diğer grubun başlamasıyla birlikte 30 tutuklunun ölüm orucunda olduğu eylemde yeni gelişmeler var.

 

 

 

 

DTK Eş Başkanı ve Hakkari milletvekili Leyla Güven’in 199 gün önce tutuklu bulunduğu cezaevinde başlattığı ve giderek Türkiye’de onlarca cezaevine, Galler’e, Hewlêr’e, Mahmur Kampı’ndan Avrupa’ya kadar yayılan açlık grevleri dünya kamuoyunun gündemine girdi.

26 gün önce 15’er kişilik bir grubun ardından diğer grubun başlamasıyla birlikte 30 tutuklunun ölüm orucunda olduğu eylemde yeni gelişmeler var.

“İmralı’da Tecride son verilsin” talepli açlık grevinde sona gelindiğini görmek oldukça rahatlatıcı bir durum... Tecridin kalktığı, Öcalan ile avukatlarının yanı sıra siyasetçi ve kanaat önderlerinin de görüşmelerde bulunabileceği biçiminde duyumlar da alındı.

Bu satırlar yazıldığında henüz resmi bir açıklama yapılmış olmasa da 22 Mayıs’ta Öcalan ile Asrın Hukuk Bürosundan iki avukatın görüşmesinden sonra kamuoyunda çözüm yönlü bir beklenti ortaya çıktı. Hükümeti tecridi kaldırmaya zorlamış olan açlık grevi ve ölüm orucunda daha vahim sonuçlar yaşanmadan bir sonuca varmak önemli bir kazanım olacaktır.

Bir kez daha özetleyecek olursak; 8 Kasım 2018’de Diyarbakır cezaevinde açlık grevine başlayan milletvekili Leyla Güven 79. gününde tahliye edilmişti. Tahliyesi açlık grevinin yarattığı etkinin sonucuydu. Ancak sorun olanın kendi durumu olmadığını, açlık grevinin Öcalan üzerinde süren tecridin son bulması olduğunu belirten Güven açlık grevine Diyarbakır’daki evinde devam etmişti. Ziyaretlerin artması eylemlerin genişlemesi korkusu karşısında ise devlet Leyla Güven’in evini polis ablukasına almıştı.

Bu süre içerisinde AKP-MHP koalisyonu umursamaz, “ölürlerse ölsünler” tavrı içindeydi. Açlık grevleri ile dayanışma amaçlı her çabaya polis şiddetiyle müdahale edildi. Ancak hapishanelerde giderek yayılan açlık grevleri ve ölümler dikkatleri üzerine çekti. Sebahat Tuncel, Selma Irmak gibi eski milletvekillerinin cezaevinden katılması, HDP’li 3 milletvekilinin hala Diyarbakır HDP İl Örgütünde açlık grevini sürdürmesi, bu süre içinde 8 kişi “Tecridin kaldırılması” talebini dile getirerek yaşamlarına son verdi, son sözleriyle başta Bölge halkı olmak üzere Türkiye, Kürdistan ve Avrupa’da sokak eylemlerinin yaygınlaşmasına neden oldular.

Acı büyüyordu. Yürekler yanıyordu... Hukuksuzluğun son bulması için basın açıklamaları, oturma eylemleri, beyaz tülbentli barış annelerinin “Çocuklarımız ölmesin” feryadı yankılanıp durdu. Kadınların yerde sürüklenmeleri, polis şiddetine, gözaltına alınmalara, sorgulanmalara rağmen pes etmeyip ısrarlı çabalarını sürdürmeleri karşısında hükümet üzerindeki baskı da giderek arttı. Cezaevlerinde “Ya cenazelerimiz çıkacak ya tecrit kalkacak” açıklamalarının artması ve süren kararlı tutum, yığınla sorunla boğuşan, çıkmaz içindeki hükümeti oldukça zorlamış oldu.

Hükümet, 11 yıl sonra Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının Öcalan ile görüşme başvurusunu kabul etmek zorunda kaldı. 2 Mayısta yapılan görüşmeden sonra, 6 Mayısta, Öcalan ve İmralı Cezaevindeki tutukluların ortak imzası ile gönderilen açıklama kamuoyu ile paylaşıldı. Açlık grevlerini bitirmek için yeterli koşulların oluşmadığını belirten açlık grevcileri eylemlerine son vermediler. Öcalan, “ölümlere vardırılmaması” yönlü bir ifade kullanmış olsa da açlık grevlerini bitirmeye yönelik bir mesaj vermemişti.

Ancak bu gelişmeden sonra hızlı bir trafik işledi. Devlet Bahçeli bile Öcalan’ın avukatları ile görüşmesi gerektiğini belirtti. İşkenceyi İzleme Komitesi CPT’nin Türkiye’ye girişine, bir çok cezaevini görmelerine ve Öcalan ile görüşmelerine kapıların açılması, Adalet Bakanı Gül’ün tecridin kaldırıldığını ifade eden açıklamalar yapması sürecinde, resmi olarak açıklanmasa da İmralı’ya etkili ve yetkili isimlerin gidip geldiği konuşuldu. HDP ile görüşmelerin yapıldığı belirtildi. Heyetlerin Suriye, Rusya, ABD, İran, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, PYD ile sürekli bir ilişki ve diyalog içine girdiğine ilişkin bir çok bilgi de dolaşıp durdu.

Ve 21 Mayıs’ta avukatlar Rezan Sarıca ve Nevroz Uysal Öcalan ile bir görüşme daha yaptı. Yeni bir hava esti. Tecridin kaldırıldığı konuşuldu. Açlık grevindekilere tıbbi müdahale için hastanelerde hazırlık yapıldığı haberleri dolaştı.

AKP sözcüsü Ömer Çelik’in önceki gün MYK toplantısından sonra “Hukuki engel kalkınca bu görüşmenin önünde bir engel kalmadı” açıklaması ile birlikte görüşmelerde sona gelindiği yorumu yapıldı. Ancak Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının bir açıklama ve Leyla Güven’in de açlık grevlerinin bitirildiğine dair yapacağı açıklamadan sonra her şey açıklığa kavuşacaktır.

İstanbul seçimleri, Suriye savaşında gelinen aşama bir çıkış yolu arayışı, ekonomik kriz, AKP’nin iç ve dış çelişkiler ve baskılar karşısında oldukça zorda olduğunu gösteren onca verinin ortada olduğu bu koşullarda Kürtlerin büyük acılara katlanarak sürdürdükleri mücadele bir kez daha “Tecrit kaldırılsın” kapsamında da olsa sıkışan hükümeti görüşme masasına oturtmaya zorlamış oldu. Bakalım...