Çürüyenler yol arayacaklar, saltanatın devamı için eski yeni her türlü yolu deneyecekler. Şimdi yaptıkları bu. Baksanıza, o bir zamanlar burnundan kıl aldırmayan uzun adam kapı kapı dolaşarak destek arıyor, ömür uzatacak derman peşinde koşuyor. Kel mel demiyor, ‘İlacı olsa başına sürer’ laflarına kulak asmıyor Saray’a çağırıp ağırlıyor, kapılarını çalıp destek için görüşüyor. Ya destek ya muhalif bloktan cayma öneriliyor. 

Son ziyaret bir dönem terk ettikleri Saadet Partisi YİK Üyesi Oğuzhan Asiltürk’eydi. Saadet’in meşru kurulları bir kenara iterek, içini karıştırmak pahasına yapılan bir ziyaretti. Bir yandan muhalefetin içine oynanıyor, bölüp parçalamak için paslı silahlar devreye sokuluyor, diğer yanda oy oranına, partinin büyüklüğüne küçüklüğüne bakılmaksızın destek alma çabası sürüyor.

Her şey 50+1 için. Muhafazakar kesimden, İslami ve milliyetçi cenahtan hatta “sol” görünümlülerden var ne yok küçük büyük demeden yokluyorlar. Evirip çevirip ömürlerini uzatmak için “yarayışlı” hale getirmeye çalışıyorlar.

Erdoğan son birkaç hafta içinde kimlerle görüşmedi ki! HÜDA PAR yönetimi saraya çağrılmıştı. Eski Hizbullahçıların kurduğu bu parti ile Kürtleri kazanacak… Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerini karşılamak yerine, din üzerinden, bölgenin özgürlük, eşitlik ve kardeşlik karşıtı çeşitli milliyetçi odaklarla buluşarak tükenişi durdurup ömür uzatma çabası…

Bahçeli kaç defadır ziyaret ediliyor. Elde tutma çabası var. Din ve milliyetçilik okşanıyor. HDP’ye vurarak onlarda memnuniyet ve güven sağlanıyor. Dindar ve çeşitli milliyetçi partilere oy veren ama açlık ve sefalet içindeki emekçilerin çektiklerine derman yerine, kendi saltanatlarını sürdürme hesabı oysa yapılan. Saadet’ten BBP’ye, DP’den DSP’ye kadar süren buluşmalar zinciri saltanatın selameti için. Eski CHP’li kimileri desteklenip yeni parti kursun diye teşvik edilirken, İYİ Partinin içini karıştıracak bilindik hesaplar yeni tanıdık hamlelerle sürüyor. Gelecek ve Deva Partileri ise sindirilmek, bastırılmak isteniyor.

HDP’yi kapatmayı, olmazsa hazine yardımından mahrum bırakmayı hesaplayanlar, diğer yanda, yandaş hale getirilecek partiler için yapılacak bir düzenlemeyle hazineden yardım sözleri veriyorlar. 

Bahçeli HDP’yi kapattırmak için bağırırken ve HDP gücünden bir şey kaybetmezken, Erdoğan’ın, Kürtler içindeki yeni ortak arayışı, yeni bir mihrak yaratma çabası sürüyor. Neredeyse, kendi eliyle eski AKP’li Kürt milletvekili, patron, tarikat ve aşiret liderlerinden bir parti kurduracaklar.

Şirketin iflası daha bariz anlaşılıyor ve çırpınışlar da buna paralele sürüyor. Öyle tanımlamışlardı, Türkiye’yi şirket gibi yönetmek lazımdı. Sosyal devletin kırıntılarını bile kazıyıp atmakla başladılar. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere, tüm yönetim kademelerini şirketlerin temsilcisi olan patronların insafına teslime ettiler. Tüm kamu olanaklarını hızla elden çıkardılar. Özelleştirme adı altında onlarca fabrika, işletme ve kurumu yağmaya sundular. KİT’lerin tüm kaynaklarını şirkete aktardılar. İştahı kabarmış kapitalistler, yeni yandaş şirketler, yeni paydaşlar hücum etti KİT’lerin üzerine. Yağma Hasan’ın böreği misali ülkenin en kıymetli fabrikaları, kuruluşları, verilen banka kredileri sunular yağmalandı. Birkaç yıl içinde bitirdiler yılların kamu birikimlerini. Ve büyüdükçe büyüdü yandaşlar, gözünü dikmedikleri tek bir çubuğu kalmadı ülkenin. Her şey şirketlere sunuldu. Dünyanın ilk sırlarında yer alan şirketler oldular en baştakilerin desteği ve yönlendirmesiyle. Halkın yağmalanmış kaynaklarından elde edilen kârlar ise vergi cennetlerine aktarıldı. Dolar olarak muhafaza edilecek garantili offshore hesaplara aktarıldı.

Ülkeyi şirket gibi yönetmekten söz ediyorlardı, o şirketin içini boşalttılar.

İçi boşaltılmış şirket şimdi içeride ve dışarıda borç batağında. Kaynakları gelirleri yağmalanmış bir şirket var şimdi.

Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele diye geldikleri ülkede durum içler acısı. Her gün yeni dramlar yaşanıyor. Gelir dağılımındaki derin uçurum her gün yeni emekçilere mezar oluyor.

Kârlarına kâr katan, ihalelerine ballı yeni ihaleler katanlar semirip dururken, halk açlık ve sefalet içinde yaşam kavgası veriyor. Kovid-19 salgını ölümleri çoğalttı, sefaleti derinleştirdi, yaydı büyüttü.

Şimdi ülke yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar içinde boğuluyor. Sel olup akıyor 3Y!

Hali pür melali buyken ülkenin, şirketi dimdik ayaktaymış gibi göstermenin çabasındalar.

Ömürlerini uzatmak için “yeni” çareler arıyorlar. Ziyaretler ve davetler bunun için.

Yeter ki güçlü bir alternatifle çıkması bilinsin… Bu olmadan olmaz! Alternatif olarak kim çıkacak; elbette geniş muhalefet. Başta sosyalistler, Kürt demokratik hareketi, demokratlar güçlü bir birlikle kendilerini hissettirmeli… Bu güçler önümüzdeki dönem kilit rol oynayabilirler. Sonra demokratik bir program gerek. Tüm muhalefetin ortak hareket edebileceği ekonomik siyasal kültürel bir program. Ve elbette halka, işçi ve emekçilere güven veren asgari müştereklerde birleşmeyi, mücadeleyi ön gören ve demokratik bir anayasa özeti olabilecek demokratik Türkiye programı ile…

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Ötekilerin gündemi'n editöryal politikasını yansıtmayabilir.