Aysel Tuğluk ölüme sürükleniyor. ATK, ısrarla cezaevinde kalsın istiyor. Saray rejimi Kürtler ve özellikle de Kürt kadınlarına tahammül edemiyor. Yargı gibi ATK de iktidarın ağzına bakıyor. İktidar öyle de Millet İttifakı farklı mı? 6’lı olarak yan yana gelenler Meclisin 3. büyük partisi olan HDP’ye yer vermedi. HDP’nin ittifak içinde yer alıp almamasından, davete katılıp katılmayacağından bağımsız olarak o masaya çağrılmalıydı. Bu dışlayıcı tavır Kürt sorunundaki çözümsüzlükte devamın göstergesi gibi.

HDP Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması da Kürt sorununun çözümündeki duruşun başka bir göstergesi. Güzel’in dokunulmazlığı AKP, MHP, CHP, İYİP ve diğerlerinin desteğiyle kaldırılıyor. Kürtler ve Kürtçe konusundaki yaklaşım 40 yıl önceki gibi…

1981, Mamak Cezaevi, görüş kabini ufacıktır. “Türkçeden Başka Dille Konuşmak Kesinlikle Yasaktır!” tabelaları asılıdır. 12 Eylül faşizmi koşullarında oğlunu, kapatıldığı cezaevinde yıllar sonra ziyarete giden Kürt anne İpek Ateş ana dili Kürtçeden başka dil bilmediğinden oğlu Kamber ile sadece bakışır.

Kürtçe bir soru sorsa, sevdiği oğluna bir çift güzel söz söylese tepesindeki askerlerin iki taraftan saldırıya geçeceğini düşünmektedir. Kapı dışarı edilmekten, oğlunun yaka paça götürülmesinden korkmaktadır. Dışarıdakiler de iyice tembih etmiştir; “Aman ha anne! Olmaya ki görüşte tek laf Kürtçe edesin!”

Öylece bakar oğluna. Bir şey söyleyemez İpek Anne. Kamber’in damağı kurur, burnunun direği sızlar. Yüreği burkulur. Kürtçe konuşamaz annesiyle. Anne, buruk da olsa yıllar sonra oğlunu görmüş olmaktan mutludur. Ne çok evlat işkencede öldürülmüştür, “Kaçarken vuruldu” denilerek kurşunlanmıştır, Emniyetin penceresinden atılarak, intihar süsü verilmiştir. Erdal Eren gibi idam edilmiştir.

“Kamber Ateş Nasılsın?”

Oğul, annesinin Türkçe öğrendiğini düşünür. Başlar annesi ile Türkçe konuşmaya. Anne hep dinler, hep dinler… “Olsun, konuşsun yeter ki! Anlamasam da sesini duyuyorum.” Hem oğul anneye ne söyler ki…

Sonra yeniden “Kamber Ateş nasılsın?” diye sorar.

“İyiyim anne, sen nasılsın?...

İkisinin de boğazında düğümlenir sözcükler. Kamber anlar ki annesi, ezberletilen o cümleden başka Türkçe bilmemektedir. Dişlerini sıkar. Öfkesini yenmeye, buğulanan gözlerinden akacak yaşları engellemeye çabalar.

Anne hep bakar oğluna. Sevgi sözcükleri gelir dilinin ucuna, edemez. Yutkunur. Konuşsa, “Roj baş kurê delal” dese. “Kurê min… Tu çawa yî kurê min?” Soramaz, söyleyemez, konuşamaz anne İpek. Beş dakikalık görüş için uzak yerden gelmiştir, ta İmranlı’dan, köylük yerden, onca yol tepmiş, çokça zorluğa katlanmıştır. Hem oğlunun gözleri önünde itilip kakılmak onu kahretmez mi…

“Kamber Ateş nasılsın?” der bir daha.

12 Eylül cezaevlerinde geçen o an öykülere konu oldu, şiirler yazıldı. “Hapishaneden Öyküler”, İHD Diyarbakır Şubesi YK tarafından hazırlandı. Ruşen Sümbüloğlu’nun “Kamber Ateş Nasılsın?” öyküsünün de yer alan kitap Belge Yayınevinden basıldı. Gülsüm Cengiz şiir yazdı. NHKM Sinema Topluluğu kısa filme, Emeğe Ezgi Grubu müziğe konu etti. Dahası yüreklerimize kazındı o sözler, o an.

Kamber Ateş’in Türkçe bilmeyen, ömrünü ana dili olan Kürtçe ile tamamlayan annesi İpek Ateş geçen hafta aramızdan ayrıldı. Annesi Türkçe bilmeyen herkes ondan bir yan bulur annesine dair. Hepimizin annesiydi. Sevgiyle anacağız hep.

12 Eylül faşizmi, Diyarbakır zindanıyla, Mamak’ıyla Metris’iyle ve daha onlarca Saygon zindanını aratmayan hapishaneleriyle, işkenceleriyle zulmüyle akıllardaysa, Kürtçe yasaklarıyla da zihinlerdedir. Ve hâlâ sürmektedir o yasak.

Aradan 40 yıldan fazla zaman geçse de hâlâ sürüyor o zülüm. AKP iktidarından hapishaneler dolup taşıyor. Zulüm duvarları aşıyor. Ve Kürtçe hâlâ yasak. Daha birkaç gün önce Yozgat Cezaevindeki tutsak Mehmet Can Karakoçak, başka dil bilmeyen annesi ile telefonda Kürtçe konuşunca telefon kesildi. HDP Milletvekili Kemal Bülbül, Yozgatlı ve Erdoğan’ın bir vesile ile “Kökeni Kürt…” dediği AKP’li Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a haklı olarak soruyor; “Telefon dinlemek yasal mı?” Biz de soruyoruz; “Kürtçe konuşan anne ile oğulun telefonunu kesmek hangi hukukta yer alıyor?”