Kürtçe hâlâ yasaklı dil. Buna itiraz edenler olabilir, ancak gerçek bu! Eğer söz konusu olan milyonlarca yurttaşın ana dili ise ve bu dilde eğitim hakkı yok ise o dil yasaktır.

Diyanete milyonları aktaran, yandaş vakıf ve derneklere devasa olanaklar sunan Arapça öğretmek için seferber olan AKP yönetimi Kürtleri ve Kürtçeyi yok saymaya devam ediyor.

“Arapça öğretilirken ikinci bir dil kullanılmaması gerekir. Öğrenciler, öğretmenleri ile ancak Arapça diyalog kurabileceklerdir. Öğrenci teneffüslerde öğretmeni ile ancak Arapça konuşabilir. Ya konuşur ya da yanında tercüman getirir” diyen bir bakan yardımcısının olduğu ülkedeyiz. Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkes… her halktan öğrencileri, diline ve inancına bakmaksızın iktidarın uygun gördüğü din dersine ve Arapçaya mecbur kılanlar, halkların ana dilinde eğitimine ise yasak üstüne yasak getiriyorlar.

AKP ve düzen partilerinin Kürt’ten ve ana dillerinden anladıkları seçim dönemlerinde “Rojbaş”, “Hun bi xer hatin!” demek. Tüm hesapları Kürtlerin oylarına endekslidir. Bir de denk getirirlerse “Kürdistan” demektedirler. Kürt’ün dilini yasaklayan, partilerini kapatan, belediyelerine kayyum atayan, gazetecilerini, aydınlarını rahat bırakmayan, vekillerini hapse dolduran, dağını taşını “güvenlik” adı altına asker polise boğan, iradesini yok sayanlar dilini de inkar etmektedirler.

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretlerinde sokaklar caddeler Kürtçe pankart ve afişlerle donatılsa da HDP belediyeleri zamanında asılmış tüm Kürtçe tabelalar indirildi. Kürtçe sokak isimleri kaldırıldı. Belediyelerin kursları kapatıldı. Kürtçe kurs veren derneklerin kapısına kilit asıldı.

Kürtçeye, milyonlarca halkın diline bahşedilen ise “seçmeli dil’dir. Bu milyonlarca Kürt’e, bir halka hakarettir. Milyonları yok saymaktır. Milyonların diline, kültürüne, varlığına karşı inkar tavrıdır. Hâlâ yok sayma zihniyetidir. Asimilasyonun devamıdır. Yüzyıllık zihniyetin mirasçısı ve devamcısı olmaktır…

“Milli Eğitim Bakanlığı, 2022-2023 eğitim ve öğretim yılında okutulacak seçmeli dersleri tercih süreci 3 Ocak 2022’de başladı. Öğrencilerin tercih ettikleri dersleri 7 Şubat 2022’ye kadar okul müdürlüklerine bildirmesi gerekiyor. Bazı okullar, çevrim içi olarak yapılan başvuruları da kabul ediyor. Yaşayan diller ve lehçeler (5, 6, 7 ve 8. sınıflar) dersi kapsamında, Kürtçenin Kurmancî ve Kurmançkî (Zazakî) lehçeleri de seçmeli dersler arasında yer alıyor. Seçmeli derslerin açılabilmesi için en az 10 öğrencinin başvurması gerekiyor. 10 öğrencinin başvurması halinde sınıf açılmak zorunda ve ders yılı içerisinde öğrenci sayısı azalsa bile o dersin okutulmasına devam ediliyor.”

İşte bu! 10 öğrenci başvurması halinde… Kürtleri kandırmaya yönelik bu uygulamaya karşı büyük tepki var. Bu konu defalarca gündeme getirildi. Ancak giderek bu uygulamanın da ortadan kaldırılmak istendiği görülüyor. Milli Eğitim Bakanlığının, il müdürlüklerinin, okul müdürlerinin baskıları sonucu öğrencilerin seçmeli derse bile cesaret edemediklerini gösteren birçok beyan var. Politik süreç, baskılar, ayrımcı politikalar seçmeli dersi bile fiilen yasaklıyor. Öğrencilerin Arapça öğrenmeye zorlandığı belirtiliyor. Bilal Erdoğan bağlantılı TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma Cemiyeti, Cihannüma, ENSAR gibi dernek ve vakıfların denetimine geçmiş olan eğitim sisteminde Kürtçe seçmeli ders olarak bile uygulanmıyor.

Milyonlarca Kürt’ün evinde, mahallesinde, köyünde, şehrinde, günlük ilişkilerinde, sosyal yaşamında kullandığı Kürtçe hâlâ eğitim dili değilse ne söylense boştur.

Ne Kürtler bir ulus olarak kabul diliyor ne de dilleri resmi diller kategorisinde kabul ediliyor.

TBMM’de 3. parti olan HDP’nin Kürt milletvekillerinin ya da Türk olmakla beraber dayanışma çabası göstererek yaptıkları Kürtçe bir iki cümlelik konuşmalar diğer sıralarda büyük tepkiyle karşılanıyor. İki cümle Kürtçe cümle kuruldu diye AKP ve MHP sıralarında kıyamet kopuyor. Tabii İYİP’i de buna katmak gerek. CHP ise bu konuda açık ve net bir tutum alabilmiş değil. Bir zamanlar “Ana dilinde eğitim böler” diyen, “Andımız” meselesini kovalamaktan vazgeçmemiş olan CHP, “Ana dilinde eğitim böler” tavrını yumuşatmış olsa da açık net bir tutum sergileyebilmiş değil. Kürtçe, hâlâ Meclis kayıtlarına “bilinmeyen dil” olarak geçmeye devam ediyor.

Mecliste Arapça, İngilizce, Fransızca bir kelam edebilirsiniz. Milliyetçi ve dinci partiler bunu olağan karşılarlar ancak Kürtçe söz konusu olunca, daha ilk sözcükleri duymalarıyla çılgına dönmektedirler. AKP’sinden MHP’sine, İYİP’ine uzanan bir ortak ruh var, tüyleri diken diken olmaktadır Kürtçe karşısında.

Şimdi yeni bir dönemin başındayız. Millet İttifakı ve diğer muhalefet partilerinin tüm diller için “seçmeli dil” veya “Ana dilinde eğitim hakkı” için söyleyecekleri onların gerçek niyetinin beyanı olacaktır.